Mide kanseri, bu organı oluşturan hücrelerin anormal bölünmesi ile meydana gelen rahatsızlıktır. Midenin herhangi bir bölgesinde gelişebilen mide kanseri vakalarının sayısı, her ne kadar gelişmiş ülkelerde azalıyor olsa da dünyanın birçok bölgesinde hala azımsanmayacak sayıdadır. Mide kanseri gelişimi, çeşitli hastalıklar ve bazı çevresel faktörler veya yaşam tarzı alışkanlıkları ile ilişkilidir. Tespit edilmesi halinde cerrahi tedavi, kemoterapi veya radyoterapi gibi tedavi yöntemlerinin uygulanabildiği mide kanseri hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için yazının devamını takip edebilirsiniz.
Mide Kanseri Nedir?
Mide kanseri, bu organ içerisinde kontrolsüz hücre bölünmesi sonucu gelişen kötü huylu tümöral oluşumları tanımlayan rahatsızlıktır. Kastan oluşan bir kese şeklindeki mide organı, karın bölgesinin orta üst kısmında, kaburgaların hemen altında yer alır. Beslenme ile alınan gıdaları içerisinde bir süreliğine muhafaza eden mide, aynı zamanda çeşitli besinlerin parçalanmasını ve sindirimini de gerçekleştirir. Gastrik kanser olarak da bilinen mide kanseri, bu organın herhangi bir bölgesinde gelişebilir. En sık olarak tespit edildiği yer ise midenin ana bölümü olan gövde kısmıdır.
Mide kanseri tespit edildikten sonra tedavi planlamasında öncelikle kanserin midenin hangi kısmında yer aldığı göz önünde bulundurulur. Genellikle cerrahi tedavi ile kanser dokusunun çıkarılmasını hedefleyen tedavi girişimlerine, bazı durumlarda diğer çeşitli tedavi uygulamaları da eklenebilir.
Mide Kanseri Neden olur?
Mide, yemek borusu ile birlikte sindirim sisteminin üst kısmını oluşturur. Beslenme ile alınan gıdaları içerisinde bir süreliğine muhafaza eden bu organ, ardından içerisinde oluşan gıda karışımını ince bağırsağa iletir. Mide kanserinin temel oluşum mekanizması, bu organda bulunan normal sağlıklı hücrelerin kontrolden çıkarak tümör oluşturmasıdır. Bu gelişim genellikle uzun yıllar içerisinde meydana gelir.
Bir kişide mide kanseri gelişimini artırabilecek çeşitli faktörler mevcuttur. Bu faktörlerden bazıları genel olarak şu şekilde özetlenebilir:
- Helikobakter pilori olarak isimlendirilen ve ülser gelişimi ile karakterize bakteriyel enfeksiyonlar
- Sindirim sisteminin diğer bölümlerinde tümör gelişimi
- Mide polipleri
- Lynch veya Li-Fraumeni gibi ailesel geçişli sendromlar
Bu durumlar dışında mide kanseri olgularının daha sık tespit edildiği riskli gruplar ise şu şekildedir:
- 60 yaş ve üzeri bireyler
- Erkek cinsiyet
- Tütün kullanımı
- Aşırı kilolu veya obez bireyler
- Ailede mide kanseri öyküsü bulunması
Kişisel tıbbi öykü dışında, mide kanseri gelişiminde risk faktörü olarak kabul edilen farklı durumlar da mevcuttur:
- Aşırı tuzlu veya işlenmiş gıda ürünü tüketimi
- Sık olarak yemek tüketmek
- Meyve tüketiminin olmaması
- Sigara kullanılması
- Yeterli düzeyde egzersiz yapılmaması
- Doğru şartlarda saklanmamış veya doğru pişirme yöntemleri kullanılmamış gıda tüketimi
Bu faktörlerden bir veya birkaçının bulunduğu bireylerde mide kanseri gelişim riski artmış olduğu için çeşitli tarama yöntemleri ile kişinin mide kanseri açısından takip edilmesi önerilir. Tarama uygulamaları, riskli bireylerde hastalık henüz herhangi bir belirti oluşturmadan erken dönemde tespit edilebilmesini sağlar.
Mide Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Mide kanseri belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bazı bireylerde mide kanseri gelişimi çok yavaş bir süreç olduğu için yıllar boyunca herhangi bir şikayet meydana gelmeyebilir.
Erken evre mide kanserlerinde, mide ülseri varlığında oluşan şikayetlere benzer belirti ve bulgular gelişebilir. Bu belirtiler genel olarak şu şekilde özetlenebilir:
- Öğünler sırasında erken doyma
- Yutma problemleri
- Öğün sonrası aşırı şişkinlik
- Sürekli geğirme isteği olması
- Mide yanması
- Geçmeyen hazımsızlık
- Mide ağrısı
- Göğüs kemiği üzerinde ağrı hissedilmesi
- Kanlı kusma
Bu şikayetler genel itibari ile ortaya çıktığında daha farklı ve basit problemlerin belirtileri ile karıştırılabilir. Ancak mide kanseri açısından riskli bireylerde özellikle yutma ve yutkunma ile ilgili problemler varlığında ileri tetkik ve araştırmanın gerekli olduğu unutulmamalıdır.
Mide kanserinin ilerlediği vakalarda bu şikayetlerden farklı olarak daha ağır belirtiler de meydana gelebilir:
- Kansızlık
- Midede sıvı birikimi
- Gaita renginde koyulaşma
- Halsizlik
- İştah kaybı
- İstemsiz kilo verme
Mide Kanserinden Nasıl Korunulur?
Mide kanserine karşı koruyucu kabul edilen herhangi bir spesifik yöntem mevcut değildir. Ancak yapılabilecek çeşitli uygulamalar, kanser gelişimine karşı riskin bir miktar azaltılmasına katkı sağlanabilir:
- Sağlıklı bir kiloda olmak
- Düzenli ve dengeli beslenmek
- Tütün kullanımından kaçınmak
- Düzenli egzersiz yapmak
Bazı bireylerde hekimler, kişinin risk faktörlerini göz önünde bulundurarak mide kanserine karşı koruyucu çeşitli ilaçların reçetelendirilmesine başvurabilir. Bu uygulamadan henüz mide kanseri gelişmemiş olgular dışında prekanseröz lezyon olarak kabul edilen durumu mevcut olan kişiler de fayda sağlayabilir.
Risk faktörlerinin fazla sayıda bulunduğu kişilerde erken tarama çalışmalarının yapılması da mide kanserinin önlenmesi ve erken evrede tespit edilmesi açısından faydalı olabilir. Fizik muayene, laboratuvar testleri, radyolojik görüntüleme yöntemleri, endoskopi ve genetik araştırmalar, bu kapsamda yapılabilecek tetkikler arasında yer alır.
Mide Kanseri Tanısı ve Tedavisi Nasıldır?
Mide kanserinin tanısında endoskopi oldukça faydalı bir tetkiktir. Ucunda kamerası olan ince ve esnek bir tüp vasıtasıyla gerçekleştirilen endoskopi işleminde, midede kansere ait belirti ve bulgular araştırılır. Gerekli durumlarda şüpheli bölgelerden biyopsi alınarak patolojik inceleme amacıyla laboratuvara da gönderilebilir. Endoskopi ve biyopsi işlemleri dışında bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntüleme gibi radyolojik tetkikler de mide kanseri tanısında faydalı olabilecek uygulamalar arasındadır.
Mide kanseri tespiti sonrasında tedavi planlamasına geçilir. Bu tedavi planlaması, kişiye ait çeşitli faktörler göz önünde bulundurularak ayarlanır. Bu kapsamda gerçekleştirilebilecek çeşitli tedavi girişimleri şu şekilde özetlenebilir:
- Mide kanserinin tespit edildiği bölgenin cerrahi olarak temizlenmesi
- Kanser hücrelerinin ortadan kaldırılması amacıyla radyoterapi uygulamalarından faydalanılması
- Kanser hücrelerini hedef alan ağır kimyasal ilaçlarla kemoterapi uygulanması
- Hedefe yönelik tedaviler ile sadece kanser hücrelerinin temizlenmesi
Cerrahi uygulamalar, sınırlı bir bölgedeki mide kanseri vakalarında sık olarak tercih edilen tedavi yöntemidir. Bu şekilde gerçekleştirilecek tedavide, endoskopik mukozal rezeksiyon, subtotal gastrektomi veya total gastrektomi gibi farklı teknikler uygulanabilir. Radyoaktif ışınlarla kanser dokusunun ortadan kaldırılmasını amaçlayan tedavi girişimi radyoterapi olarak isimlendirilir. Radyoterapi uygulamaları, mide kanseri olgularında çok fazla tercih edilen bir tedavi girişimi olmasa da özellikle ileri evre olgularda ışın tedavisi sonrasında küçülen tümörün cerrahi olarak çıkarılması daha kolay olacağı için tercih edilebilir. Sitotoksik (hücre öldürücü) kimyasal ajanlarla özel olarak planlanan kanser tedavisi girişimleri, kemoterapi olarak isimlendirilir. Sitotoksik ilaçlar, kanser hücrelerinin bölünmesini ve çoğalmasını durdurucu özelliktedir. Kemoterapi uygulamaları özellikle vücudun farklı bölgelerine yayılım gösteren mide kanseri olgularında tercih edilir.
Bu tedavi yöntemleri dışında bazı bireylerde hedefe yönelik tedavi kapsamında sağlıklı hücreler ile kanser hücreleri birbirinden ayıran özel akıllı ilaçlar da kullanılabilir. Bazı bireylerde ise kişinin kendi vücudunun kanser durumuna karşı farkındalık geliştirmesi amacıyla immünoterapi adı verilen tedavi girişimlerine başvurulabilir.
Mide kanseri, sinsi seyirli ve şikayetleri yıllar sonra ortaya çıkabilen ağır bir rahatsızlıktır. Bu nedenle kişisel risk faktörleri ve hastalığa karşı yatkınlığı artırabilen durumlar konusunda bilinçli olunmalıdır. Risk faktörlerinin mevcut olduğu kişilerde düzenli taramalar ile mide kanseri erken evrede teşhis edilebilir. Bu nedenle bu rahatsızlığa dair belirti ve bulguları kendinizde gözlemlemeniz halinde sağlık kuruluşlarına başvurarak uzman hekimlerden destek almanız önerilir.