2018 yılında yapılan ve D vitamini ve Omega 3 takviyesinin kanser hastalığının sıklığını azaltmasını sorgulayan VITAL çalışmasında bu takviyelerin kanserin oluşumuna herhangi bir katkısı olmadığı gösterilmiş ancak D vitamininin kansere bağlı ölümlerde sınırlı da olsa bir katkısı olabileceğine dair ön sonuçlar gözlenmişti.
Geçtiğimiz günlerde bu ön sonuçların takip analizi yapıldı ve D vitamini alınması ile metastatik veya ölümcül kanser riski arasında bir ilişki olup olmadığı ile ilgili olumlu sonuçlar açıklandı. Araştırıcılar D vitamininin genel olarak ileri evre kanser oluşumu riskini %17 oranında azalttığını rapor ettiler. Aynı çalışmada vücut kitle endeksi normal olan yani kilolu olmayan katılımcılarda bu risk azalmasının %38 mertebesine çıktığı gözlendi. Bu sonuçlarla da vücut kitle endeksinin yüksekliği yani kilolu olmanın da D vitamini ile kanser riskinin azaltılmasında bir etkisi olacağını rapor ettiler.
D vitamini ucuz, kolayca ulaşılabilen ve çok uzun yıllardır kullanılan bir takviye olduğundan ve özellikle kilolu olmayan bireylerdeki katkı daha yüksek olduğundan bundan sonraki araştırmalarda bu katkının dikkate alınması önerildi.
Beş yıl süren bu çalışmanın kontrol kolunda plasebo (şeker hapı da denilen) kullanıldı, erkeklerin ortalama yaşı 50’nin, kadınların 55’in üstünde idi ve kanser hastalığı geçirmemiş bireylerdi. Bu çalışmada hem D vitamini, hem de Omega 3 takviyesinin katkısı sorgulandığı için bir grup hastaya hem Omega 3 hem D vitamini, bir grup hastaya yalnızca D vitamini, bir grup hastaya yalnızca Omega 3, bir grup hastaya da bu ilaçlara benzeyen ancak içinde herhangi bir etken madde olmayan kapsüller verilen bu çalışmada yalnızca kanser değil, kalp hastalıklarının oluşumu da gözlendi. Çalışmanın ilk kısmında kanser oluşumunu azaltma anlamında bu takviyeleri alan bireylerde herhangi bir fark görülmedi. Şimdi rapor edilen ikincil analiz hem metastatik ya da ölümcül kanser oranının D vitamini alan hastalarda farklı olup olmadığını ve hem de hastaların vücut kitle indekslerinin yani kilolu olup olmamalarının bu faydada etkisini sorguladı. 25 000 kişilik bu çalışmanın 5 yıllık takibi sırasında 1617 kişiye kanser tanısı konuldu. Bu kanserlerin içinde öncelikli olarak meme kanseri, prostat kanseri, kalın bağırsak kanseri, akciğer kanseri vardı. 25 000 katılımcı arasında D vitamini alan 13 000 kişinin 226’sında kanser saptandı. Plasebo tabletleri alanlarda ise bu rakam 274 idi. Katılımcıların %25’inden azı (7843 kişi) kilolu değildi ve bu kişiler arasında D vitamini alan 58 kişide kanser saptandı.
Bu çalışmadaki D vitamini ve vücut kitle indeksi yani kilolu olmaya bağlı ilişkiler tesadüfen de bulunmuş olabilir çünkü gözlenen vaka sayıları çok küçük ancak yine de şüpheler o yöndedir ki kilolu olma ile D vitamini aktivitesi arasında bir ilişki olabilir. Çünkü kilolu olmak vücutta iltihabi bir reaksiyona yol açıyor, bu da hem D vitaminin sinyal etkisini hem de bağlandığı reseptörler üzerindeki etkinliğini azaltabilir. Çünkü geçmişte şeker hastalarında yapılan çalışmalarda da hastanın kilolu olmaması durumunda D vitaminin faydasının daha yüksek olduğu gösterilmişti.
Kanser hastalarında D vitamini eksikliği sık rastlanan bir sorundur ve bir çalışmada hastaların yaklaşık %72’sinde D vitamini eksikliği görülmüştür. Öte yandan hastaların kilolu olmasının da kanser riskini artırdığı ile ilgili çalışmalar vardır.
Bu bilgiler ışığında D vitamini verilmesinin metastatik kanser oluşumunu azalttığı sonucuna varamayız ancak burada bu etkiye dair bir ipucu bulunmuştur ve bu ipucunun daha çok sayıda birey içeren ve uzun takipli çalışmalarla açığa kavuşturulması uygun olacaktır kanaatindeyim.
21 Kasım 2020